Los Angeles Lakers Kan Kaybetmeye Devam Ediyor!


 Los Angeles Lakers'ta kötü gidişat devam ediyor.Son 4 maçta 2-2 olmalarına rağmen son 10 maçta sadece 3 galibiyet alabilen California ekibi daha geniş bir çerçeveden baktığımızda ise son 33 maçta sadece 10 galibiyet alabildi.An itibariyle New Orleans Pelicans'la aynı yüzdeye gelen Los Angeles ekibi San Antonio Spurs'ün ise yalnizca 2 galibiyet önünde ve play-in'e kalamama ihtimali hâlâ devam ediyor.Peki sezon öncesi Batı Konferansı'nın en büyük şampiyonluk adaylarından biri olarak gösterilen takımın şu an bu halde olmasının sebepleri nelerdir?Gelin birlikte inceleyelim.

Öncelikle o draft gecesine bir geri dönelim.Los Angeles Lakers'ın o gece 22. draft seçim hakkını takas etmek istediği konuşuluyordu ve üstüne Kentavius Caldwell-Pope ve Montrezl Harrell gibi isimleri yollayıp iyi bir yan parça alma isteği olduğu söyleniyordu.Bu takas için en güçlü aday ise Buddy Hield'dı.Bütün herkes de Lakers'ın bir şutör eksiği olduğunun farkındaydı ve Hield buraya ilaç gibi gelecekti.Hali hazırda LeBron James ve Anthony Davis gibi iki süperstarı bulunan takımın Kyle Kuzma ve Buddy Hield gibi yan parçalarla şampiyonluğun ciddi adaylarından biri olacağı herkes tarafından dillendiriliyordu.Fakat genel menajer Rob Pelinka'nın ve gizli genel menajer LeBron James'in başka fikirleri vardı ve büyük bombayı patlattılar.Kyle Kuzma,Montrezl Harrell,Kentavius Caldwell-Pope ve 2021 ilk tur draft seçim hakkı karşılığında Washington Wizards'tan Russell Westbrook ve 2 adet gelecek ikinci tur draft seçim hakıını kadrolarına kattılar.

 Los Angeles Lakers,Russell Westbrook'la birlikte onun bu sezon 44 önümüzdeki sezon 47 milyon dolar olan kontratını da almıştı.Bu yüzden serbest oyuncu piyasasında elleri çok zayıflamıştı.Buradaki ilk yanlış tercih Alex Caruso ile Talen Horton-Tucker arasında yapılan seçimdi.Lakers bu iki oyuncu arasından daha potansiyelli gördüğü Talen Horton-Tucker'la 3 yıl 30 milyon dolarlık bir kontrat imzaladı.Alex Caruso ise Chicago Bulls'la 4 yıl 37 milyon dolara anlaştı ve sakatlana kadar Chicago Bulls savunmasının ligin en iyi savunmalarından biri olmasına büyük katkı sağladı.Son maçlarda da sakatlıktan döndü ve hâlâ Chicago savunmasına büyük katkılar vermeye devam ediyor.Talen Horton-Tucker ise %27 3 sayı isabeti ve %40 saha içi isabeti ile Lakers'ın kısa vadede ihtiyacı olan katkıyı veremedi.Tabi ki Caruso'dan 6 yıl daha genç ve ilerleyen yıllarda daha fazla katkı vermesi beklenebilir ancak Lakers'ın üçüncü süperstarı kadrosuna katmışken her şeylerini kısa vadeye yatırıp THT yerine Caruso'yu tercih etmeleri gerektiğini ve bu seçimin yanlış olduğunu düşünüyorum.

Los Angeles Lakers'ın ikinci büyük hatası takıma tamamen veteran oyuncuları doldurmak oldu.Serbest oyuncu piyasasının açıldığı ilk günde takıma Carmelo Anthony,Dwight Howard,Trevor Ariza,Wayne Ellington ve Kent Bazemore gibi eklemeler yaptılar.Bu oyuncuların sırasıyla 37,36,36,34 ve 32 yaşında olmalarının Lakers'ı normal sezonun zorlu ve tempolu yoğunluğunda zorlayacağı fazla aşikârdı.Bu hamlelerin ardından Kendrick Nunn'ı mid-level exception sayesinde kadrolarına kattılar ve Malik Monk ile minimum kontrat imzaladılar.Bunlar diğer hamlelerin aksine çok daha doğru olan hamlelerdi.Ancak Nunn'ın bu sezon hiç maç oynayamaması onlar adına bir şanssızlık oldu.

Off-season'ın devamında Rajon Rondo ve DeAndre Jordan eklemelerini de yaparak neredeyse 5-6 sezon öncesinin All-Star takımını kurdular.Özellikle Rondo eklemesiyle belki de önümüzdeki yıllarda Hall of Fame olacak 6 oyuncuyu kadrolarına katmış oldular.Ancak bu oyuncuların çoğunun da en iyi dönemlerinin uzaklarında olduğunu unutmamak gerek.


Sezona 5-3 giren Los Angeles ekibinde takımda bir sürü oturmamış şey olsa da takım en azından maç kazanmayı başarıyordu.Tabii ki kolay fikstürün bunda etkisi yok dersek yanılırız.Lakers'a ilk kötü haber LeBron James'ten geldi.Karın gerginliği(abdominal strain) sakatlığı nedeniyle ''The King'' 8 maç forma giyemedi.Lakers bu 8 maçın sadece üçünü kazanabildi.Sakatlığın ardından LeBron bu kez de İsaiah Stewart ile girdiği kavgadan dolayı 1 maç ceza aldı ve Lakers o maçta New York Knicks'e de kaybederek kötü gidişatı sürdürdü.Ancak ligin ikinci çeyreğinde işler biraz değişmeye başladı.

Tüm bu olanlardan sonra LeBron 37 yaşında hala ligin en iyi oyuncularından biri olduğunu göstermeye başladı.Sezonun ikinci çeyreğinin ligdeki en iyi oyuncusu olan LeBron James takımını adeta sırtında taşıyordu.Bu dönemde 30 sayıları kolay göstermeye başlayan ''Kral'' tüm bu çabalarına rağmen takımını %50 galibiyet seviyesinin üstüne bir türlü çıkartamıyordu.Bunun en büyük sebeplerinden biri LeBron'un bu en formda olduğu dönemde Anthony Davis'in sahada olamamasıydı.MCL(diz iç yan bağ) sakatlığı yüzünden tam 1 ay sahalardan uzak kalan Davis'in eksikliği belki de Lakers'ın daha fazla galibiyet alamamasının en büyük nedeniydi.Çünkü Lakers'ın LeBron'un sürükleyiciliğiyle ve Westbrook'un da daha az top kullanmasıyla hücumda çok daha iyi oynamaya başlarken;kısalarının çok geçirgen olması ve arkalarındaki 5 numaraların hiç çember savunamamalarıyla birlikte attığından fazlasını yiyerek kaybediyordu.DeAndre Jordan'ın NBA'in en kötü savunmacılarından birine dönüşmesi ve Dwight Howard'ın da 2 sene önceki şampiyonluk yolunda gösterdiği oyundan çok uzak olması Lakers'ın pota altında hiç direnç gösterememesine neden oluyordu.Kent Bazemore ve Trevor Ariza gibi dış savunmacılardan da sakatlıklar yüzünden faydalanamayan Los Angeles ekibi savunmada çoğu takıma karşı hiçbir tehdit oluşturamıyordu ve LeBron'un da bu hücum performansına gerçekten yazık ediyordu.

Lakers'ın sezon başında bazı yanlış hamleler yaptığından bahsettik.Ancak sezon içinde çok detay da olsa takıma fayda sağlayan hamleler de yaptılar.Rajon Rondo'yu,Collin Sexton ve Ricky Rubio'yu kaybeden Cleveland Cavaliers'a yollayarak ondan kurtuldular.Ayrıca Avery Bradley,Stanley Johnson ve Wenyen Gabriel gibi oyuncuları kadroya katarak buy-out piyasasında fena iş çıkartmadılar.Ancak bu isimler arasından en beklenmedik katkıyı veren kesinlikle Austin Reaves'ti.Sezon başı draft edilmemiş bir oyuncuyken Lakers'ın çift taraflı kontratla takımına kattığı oyuncu,Lakers'ın kısa rotasyonundaki eksiklerden sonra rotasyona dahil olmaya başladı ve Lakers'ın şutör sorununa bir cevap olmayı başardı.Hatta Dallas Mavericks maçında maç kazandırıcı üçlüğü atarak el yakan toplarda da gayet sakin kalabildiğini herkese gösterdi.Fiziksel olarak savunmada ezilebilen ama bunu çabasıyla bir şekilde kompanse etmeye çalışan Reaves,NBA'de kendisi için güzel bir kariyerin başlangıcını çok kesin bir şekilde yapmış olabilir.

Christmas'tan önce 5 maçlık bir mağlubiyet serisi alan Lakers'ta koç Frank Vogel'ın koltuğu sallanmaya başladı.Ancak Christmas'tan sonra 6 maçta 5 galibiyet alan Lakers'ta Vogel'ın koltuğu bir süre daha güvende kalacak gibi duruyordu.Ardından 3 maçlık bir mağlubiyet serisi alan Lakers'ta eğer 4. maçı üst üste kaybederse koçun gönderileceği söyleniyordu.Ve o geceki Utah Jazz maçında takım bir bütün halinde belki de bu sezonki en iyi maçlarından birini oynadı.Sezonun en iyi takımlarından biri olan Utah Jazz'ı mağlup etmeyi başardılar.Rakibini sadece 95 sayıda tutan takım adeta koçlarının koltuğu için ellerinden geleni yapmışlardı.Bu da takımın istediğinde neler yapabileceğine dair bize bir iki küçük işaret veriyordu.Fakat bu galibiyetin ardından takım yeniden yükselişe geçemedi.

Utah maçından birkaç maç sonra Anthony Davis sakatlıktan geri geldi ve gerçekten muazzam bir bireysel performans gösterdi.Fakat bu sefer de LeBron sol dizindeki ağrılar nedeniyle 5 maç kaçırdı ve Davis'in çok iyi oynadığı dönemde bu 5 maçın sadece 1 tanesini kazanabildiler.Davis bu iyi performansını sürdürürken Lakers yeniden kazanamamaya devam ediyordu ve Anthony Davis,Utah Jazz maçında ayak sakatlığı yaşadı ve play-in'e kadar oynaması zor gözüküyor.Lakers'ın da LeBron ve Davis'le sezon boyu yaşadığı şanssızlıklara bir yenisi daha eklenmiş oluyor.Ayrıca bu dönemde koçun LeBron James'i biraz da mecburiyetten 5 numara oynatması hücumda belli başlı avantajlar sağlasa da bunun savunmaya yine aşırı bir etkisi olmadı ve sezon başı LeBron'u play-off'a saklayalım stratejisinden vazgeçilip günün kurtarılmaya çalışılması stratejisine dönüldüğünün çok net bir göstergesi oldu.

Takım All-Star arasına kadar 5 galibiyet 9 mağlubiyet aldı ve kötü gidişata devam etti.All-star arasından günümüze kadar ise 4 galibiyet 11 mağlubiyet aldılar ve şu anda 31-42'lik dereceyle Batı Konferansı'nda 10. sırada bulunuyorlar.San Antonio Spurs ile aralarında sadece 2 galibiyet fark var ve ligin en zor fikstürlerinden birine sahipler.New Orleans(2),Dallas,Utah,Denver(2),Phoenix,Golden State ve Oklohoma City'e karşı zorlu bir yoldan play-in'e kalmak için savaşacaklar.

Lakers'ın sezonuna şöyle bir özet geçtik.Gelelim takımın sorunlarına.Birinci sorun olarak bahsedeceğimiz kişi herkesin tahmin ettiği gibi Russell Westbrook.33 yaşındaki yıldız oyuncu bu sezon kariyerinin en kötü yıllarından birini yaşıyor.Bunda koçun onu kullanım şeklinin de etkisi olduğunu kuşkusuz söyleyebiliriz.İstatistiksel olarak kariyerinin açık ara en veriimsiz sezonunu geçiren Russ,%29 3 sayı isabet yüzdesi ve maç başına 4 top kaybı ortalamalarıyla adeta saha içinde takımına eksi yazıyor.Koç Frank Vogel'ın onu neden uzun süre köşe şutörü olarak kullandığını anlamaksa çok güç.

İkinci büyük sorun ise kesinlikle kadro planlaması.Carmelo Anthony,Trevor Ariza,Wayne Ellington gibi sakatlığa çok açık isimlerle bu yola çıkmanın bence hiçbir mantığı yoktu.Ayrıca bu takıma savunmada artı getirebilecek bu kadar az sayıda oyuncunun alınması Lakers'ın LeBron dönemindeki kadro yapısının tamamen tersi bir durum yarattı.Şampiyon olduğu sezon ligin en iyi savunmalarından biriyken bu sezon ligin en iyi 20. savunması olmaları her şeyi göz önüne seriyor.

Lakers adına kötü gidişat devam ediyor ve kısa vadede de bunun nasıl çözüleceğini belki de kimse bilmiyor.Play-off'lar yaklaşırken belki play-in'e bile giremeyecek durumdaki Lakers'ı bakalım önümüzdeki günlerde neler bekliyor olacak?

Eren Arslanoğlu 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bayern Münih Sezon Başı Analizi

Snooker Nedir? Nasıl Oynanır?

Silverstone'daki Unutulmaz Yarışta Zaferin Adı Carlos Sainz!