Snooker Nedir? Nasıl Oynanır?
Yaz aylarındaki Snooker Dünya Şampiyonası esnasında Antalya'da bir snooker turnuvasının yapılacağının duyurulmasının ardından ülkemizde bu oyuna olan ilgi gittikçe artmaya başladı.Yaklaşık 10 gün önce gerçekleştirilen turnuva ile de bu ilginin ne boyutta olduğunu hep birlikte görmüş olduk.Zaten bir bilardo ülkesi olarak bu turnuvaya büyük bir ilgi olmasını bekliyorduk fakat herkesin beklentisinin de ötesine takvimin en iyi seyircilerinden biri olmayı tüm ülkece başardık.
Fakat tüm bunlara rağmen ülkemizde bu oyunun kurallarına,tarihçesine ve tekniklerine hakim olan çok az sayıda insan var.Biz de bu yazımızda bu oyunu tanıtmaya ve daha fazla insanın bu oyunla ilgili fikir sahibi olmasını sağlamaya çalışacağız.
Snooker nedir?
Snooker,22 topla oynanan, Britanya'da popüler olan bir bilardo türüdür.Oyundaki amaç ıstaka yardımıyla masanın 4 köşesinde 2 de ortasında olmak üzere toplam 6 deliğe topları belirli kurallarla ve sıralamayla sokmaktır.Oyunun başlangıcında masada 1 adet ıstaka topu denilen beyaz top,15 adet kırmızı top ve 6 adet farklı renklerde toplar yer alır.Masadaki her topun sayısal bir değeri vardır ve ceza puanları da dahil edilerek daha fazla puanı toplayan kişi o eli(frame) kazanmış olur.
Snooker ismi nereden gelmektedir?
Snooker oyununun Hindistan'da görev yapan İngiliz askerler tarafından icat edildiği kabul edilir.Kraliyet Askeri Akademisi'ne yeni katılan askeri öğrencilere gayriresmî olarak ''snooker'' denilirdi.Oyunun da ismini buradan almasının sebebi olarak da diğer bilardo disiplinlerinden üretilmesi ve yeni bir oyun olması gösterilir.Bu kelimenin ''engel olmak'' anlamı ise oyunun yaygınlaşmasıyla birlikte türetilmiştir.
Snooker'ın Kuralları
Snooker oyunu 3.6m x 1.8m ölçülerindeki çuha kaplı 6 delikli bir masada oynanır.Masa diğer bilardo türlerine göre daha büyüktür ve ceplerin çeper kısımları ve bantlar daha sivridir.Ayrıca Amerikan bilardosu göre delikleri daha küçüktür.Bu nedenle topları ceplere göndermek çok daha zordur.
Oyunun başlangıcında toplar görseldeki gibi dizilir ve beyaz top sarı,kahverengi ve yeşil topların da bulunduğu ''D hattı'' dediğimiz kısma konulur.Kırmızı top 1,sarı 2,yeşil 3,kahverengi 4,mavi 5,pembe 6,siyah ise 7 puan kazandırır.İlk olarak bir kırmızı topu deliğe gönderdikten sonra(pot yapmak) renkli bir topu deliğe göndermeniz ya da en azından temas ettirmeniz gerekir.Renkli topların hepsi ,kırmızılar bitene kadar,pot yapıldıktan sonra kendi noktalarına geri konulur.Eğer kendi noktasında başka bir top varsa en yüksek puanlı renklinin noktasına konur.O da mümkün değilse kendi noktasına ve masanın altına en yakın noktaya renkli top yerleştirilir.
Masadaki kırmızı toplar bittikten sonra puan sıralaması azdan çoğa doğru olacak şekilde toplar pot yapılmaya çalışılır.Masadaki toplar bittiğinde daha çok sayı kazanmış olan ya da masadaki toplar bitmemiş olmasına rağmen rakibinin masada üretebileceği maksimum sayının aradaki farkı kapatmaya yeterli olmadığı durumlarda frame sonlanmış olur.
Eğer bir oyuncu beyaz topu deliğe sokarsa rakibine 4 puan yazılır.Masaya her gelen oyuncu yaptığı vuruşta ıstaka topunu ilk olarak kırmızı bir topa değdirmek zorundadır.Eğer renkli bir topa değdirirse en az 4 olmak üzere değdirdiği topun değerine göre rakibine puan eklenir.
Bir oyuncunun karşı tarafa hiç şans vermeden sürekli oynaması durumuna ''seri''(break) adı verilir.Bunu gerçekleştirmek için her vuruşunda topu cebe göndermesi ve faul yapmaması gerekir.Bir frame'de yapılabilecek en yüksek seri 147'dir.Tarihin ilk 147'si 1982 Lada Classic turnuvasında Steve Davis tarafından yapılmıştır ve kendisi Lada marka bir aracın sahibi olmuştur.Freeball kuralı sayesinde bu sayının üzerine çıkılabilmektedir.Bu şekilde 147'nin üstüne profesyonel bir maçta çıkabilen tek oyuncu Jamie Burnett olmuştur.İskoç oyuncu 2004 Birleşik Krallık Şampiyonası'nda İrlandalı Leo Fernandez'e karşı 148'lik bir seri yaparak tarihe geçmiştir.
Hakemin freeball kararı vermesi için bir oyuncunun faul yapması ve rakibinin hedef topu iki incesinden görememesi gerekir.Eğer bu durum gerçekleşirse oyuncu renkli toplardan birini kırmızı top olarak kullanabilir.Hangi renkli topu atarsa atsın kendi hanesine ilk başta göremediği hedef topun puanı yazılır.Sonrasında serisine bir renkli topla devam etmek zorundadır.
Snooker'da oyuncular uzanamadıkları yerlere ulaşmak için bazı aparatlar kullanırlar.Bazen kendi ıstakalarının arkasına uzatma takarlar bazen de rest,spider ve swan neck olarak tabir edilen aletleri kullanırlar.Bunlar vuruş hissiyatını azalttığı için çoğu oyuncu bunları kullanmaktan kaçınır ama masanın boyutları düşünüldüğünde bunları iyi kullanmak bir avantaj sağlar.
Snooker'ın tarihi
Snooker oyununun 19. yüzyılda Hindistan'da bulunan Büyük Britanya ordusunda icat edildiği ve çok popüler olduğu bilinmektedir.Snooker'dan önce Black Pool olarak bilinen bir bilardo varyasyonu daha yaygındı.Bu oyunda bir kırmızı top ardından da bir siyah top cebe gönderilerek en fazla sayı alınmaya çalışılırdı.Sonrasında ordudaki Neville Francis Fitgerald Chamberlain adındaki bir albay Black Pool'a renkli toplar ekleme fikrini ortaya attı.Böylelikle bir sarı,bir yeşil ve bir pembe top kırmızılara ve siyaha katılarak yavaş yavaş snooker oyunun oluşturmaya başlıyorlardı.(Mavi ve kahverengi top daha sonra eklendi)1885 yılında Britanya bilardo şampiyonu John Roberts Hindistan'a gelerek albay Chamberlain ile tanıştı.Albay ona snooker'ı anlattı ve John Roberts bu oyunu Britanya'da tanıtan ilk kişi oldu.
Snooker Dünya Şampiyonası
Crucible Öncesi Dönem
Snooker Dünya Şampiyonası,ilk kez 1927'de ''Snooker'ın Babası'' olarak bilinen İngiliz usta oyuncu Joe Davis'in yardımlarıyla düzenlenmiştir.Kendisi 1946'da emekli oluncaya kadar bütün şampiyonaları kazanmıştır ve 15 dünya şampiyonluğu ile en çok dünya şampiyonu olan oyuncudur.Joe Davis'in ardından bazı maddi sıkıntılar yaşayan turnuva 1952'ye kadar profesyonel olarak düzenlenmesine rağmen 1952-1957 arasında Dünya Profesyonel Match-Play Şampiyonası adıyla düzenlendi ve 1957-1963 yılları arasında da düzenlenemedi.1964'te turnuvanın geri dönmesiyle birlikte John Pullman fırtınası başladı.İngiliz efsane 1957'de bıraktığı yerden devam ederek yedi yıl üst üste kazanmayı başardı.Ardından 70lerle birlikte snooker'ın asıl yükselişi başlamış oldu.Snooker tarihinin en büyük efsanelerinden biri olan Galli Ray ''Dracula'' Reardon bu dönemde 5 şampiyonluk alarak(sonraki dönemde 1 adet daha kazanacak) adını tarihe altın harflerle yazdırmayı başardı.Bu dönemin başka bir efsanesi ise hiç şüphesiz Kuzey İrlandalı Alex ''Hurricane'' Higgins'tir.Atak snooker'ın babası olarak görülen efsane oyuncu daha önce kimsenin oynamadığı şekilde oynayıp başarılı olarak herkesin tanıdığı izlemekten en keyif aldığı oyunculardan biri olmayı başardı.Bu şampiyonanın ve belki de snooker'ın tarihinin en büyük kırılma noktası ise 1977 yılıydı.
Crucible Dönemi
Snooker Dünya Şampiyonası 1977 yılında Sheffield'daki Crucible Tiyatrosu'na taşındı.45 senedir de burada düzenlenmeye devam ediyor.Snooker'ın evi olarak tanımlarsak sanırım bir yanlış yapmayız.Günümüzde çok daha büyük salonlarda düzenlenen turnuvalar olsa da Crucible Tiyatrosu 1000 kişiyi bile bulmayan kapasitesine rağmen en heyecanlı ve gergin atmosferlerin yaşandığı salon olmayı sürdürüyor.Bu dönemin ilk büyük yıldızı kesinlikle Steve 'The Nugget'' Davis'tir.Modern snooker tekniğinin babası olarak kabul edilen İngiliz efsane 80li yılları adeta domine etmiştir.Bu dönemde sekiz final oynayan usta oyuncu bu finallerin altısını kazanmayı başarmıştır.90lı yıllara geldiğimizde tek bir ismin dominasyonunu görüyoruz:Stephen Hendry.Tam sekiz final oynayıp bunların yedisini kazanan İskoç efsane oynadığı oyunla snooker'a ayrı bir boyut katmıştır ve popülerliğini zirveye taşımıştır.''The King of The Crucible'' lakabını almayı da sonuna kadar hak etmiştir.Bu üstün performans belki de tarihin en iyi oyuncularından biri olabilecek Jimmy ''The Whirlwind'' White'ın kariyerine büyük zarar vermiştir.İngiliz usta oyuncu Hendry'e tam olarak 5 final kaybetmiştir. Turnuvanın daha sonraki dönemlerinden günümüze kadarki kısmında uzun süreli bir dominasyon olmasa da bu döneme damga vurmuş ve hala vurmaya devam eden bir çok oyuncu var.Heralde bunların arasındaki en önemli üç isim ''92 sınıfı' olarak adlandırılan Mark ''The Welsh Potting Machine'' Williams,John ''The Wizard of Wishaw'' Higgins ve Ronnie ''The Rocket'' O'Sullivan'dır.Bu üçlünün hikayesi snooker tarihinde çok ayrı bir yere sahiptir.Bu dönemin diğer özel isimleri Shaun ''The Magician'' Murphy,Neil ''The Thunder from Down Under'' Robertson,Ding ''The Star of the East'' Junhui,Judd ''The Ace in the Pack'' Trump ve son şampiyon Mark ''The Jester from Leicester'' Selby'dir.
Alt sıra(Soldan sağa):John Higgins,Ding Junhui,Ronnie O'Sullivan,Mark Selby,Kyren Wilson,Stuart Bingham,Judd Trump,Luca Brecel
Crucible Laneti
Snooker tarihinin en yıkılmak istenen olayı kesinlikle Crucible lanetidir.Çünkü snooker Crucible'a taşındıktan itibaren geçen 45 sene içinde ilk kez dünya şampiyonu olan hiçbir oyuncu ertesi sezon şampiyonluğa ulaşamamıştır.2 sene önce Judd Trump'ın müthiş formuyla beraber 2019'da aldığı ilk dünya şampiyonluğunun ardından bu laneti kıracağına inanılıyordu.Ancak bütün dünyayı etkisine alan Covid-19 salgını yüzünden turnuvalar çok geç oynanabildi ve Trump o formunu koruyamarak bu laneti kıramadı.Tarihin en büyük oyuncularından hiçbiri bu laneti kırmaya yaklaşamadılar.Acaba bir gün bu lanet kimin tarafından kırılacak?
92 Sınıfı(Class of 92)
92 sınıfı denildiğinde herkesin aklına Manchester United'ın o efsane takımı gelir.Ancak snooker dünyasında bunun anlamı bambaşkadır.30 senedir snooker'a damga vurmaya devam eden 92 sınıfının hikayesi gerçekten de çok enteresan.1975 senesine dünyaya gelen İskoç John Higgins,İngiliz Ronnie O'Sullivan ve Galli Mark Williams'ın kaderleri adeta birlikte yazılmış gibi.Çok küçük yaşlarda snooker'a başlayan bu üç isim alt yaş kategorilerinden beri birbirleriyle rekabet halindedir.80lerin sonunda birbirleriyle tanışan bu üç isim 1992 senesinde profesyonel oyuncu statüsü kazanmış ve sonrasında da kazanılmadık kupa bırakmamışlardır.
Bu isimlerin arasındaki en başarılı isim olan Ronnie O'Sullivan 1993 yılında Birleşik Krallık Şampiyonası'nı kazanarak en genç büyük turnuva kazanan oyuncu ünvanını almıştır.Kendisinin rekorları bununla da sınırlı değil.Kariyerinde 15 adet maximum seri(147) yapan O'Sullivan bunu 12 adet başaran Higgins'in önünde ilk sıradadır.Ayrıca 20 adet üçlü taç turnuvası(Birleşik Krallık-Masters-Dünya Şampiyonası) kazanan Ronnie,Stephen Hendry'nin önünde bu alanda da ilk sıradadır.
Bir diğer 92 sınıfı oyuncusu olan John Higgins bu sınıfın en erken dünya şampiyonu olan ismidir.İskoç usta 1998 yılında İrlandalı Ken Doherty'i mağlup ederek ilk dünya şampiyonluğunu kazanırken rakibinin de Crucible lanetini kırmasına engel oldu.Ayrıca kariyerinde kazandığı 9 üçlü taç turnuvası zaferiyle bu alanda dördüncülüğü Mark Selby ile paylaşıyor.
Mark Williams ise diğer akranlarının sahip olmadığı başka önemli bir payeyi elinde bulunduruyor.Galli oyuncu 2003 senesinde üçlü taç turnuvalarının üçünü de kazanarak Steve Davis ve Stephen Hendry'den sonra bunu başarabilen üçüncü oyuncu olmuştur.Kendisi ayrıca ardışık iki dünya şampiyonluğu arasında en uzun süre geçen isimdir.2000,2003 ve 2018 yıllarında dünya şampiyonu olan Williams,15 senenin ardından bu turnuvayı kazanarak bu rekoru da eline geçirmiştir.
Bu üç oyuncu da hala kariyerlerini istikrarlı bir şekilde devam ettirmektedir.Dünya sıralamasında Ronnie O'Sullivan ikinci,John Higgins altıncı,Mark Williams sekizinci sıradadır ve bu liste sadece son iki senedeki başarılarına göre yapılmaktadır.Bu oyuncular 47 yaşlarında hala kariyerlerine devam ederken kariyerlerinin sonlarına kadar onları keyifle seyretmeye her zaman devam edeceğiz.
Yorumlar
Yorum Gönder